bugün
- durduk yere tribe giren erkek16
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam11
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- keki kabarmayan sözlük kızı18
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks30
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması8
- icardi190510
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni14
- anın görüntüsü12
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek43
- nervio13
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- iğrenç bir his tarif et29
- düşün ki o bunu okuyor14
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz13
- sözlük kızlarının saç rengi18
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak16
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor17
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi9
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir8
- içip içip entry girmek8
entry'ler (70)
kafasında güneş gözlüğüyle bir mağaza kadar alışveriş yapıp poşet taşıyan tikky kızlar. mağaza sayılırlar.
yardırdığımdır. Mesajlaşma ve oylama sistemi de olsa tadından yenmeyecek olandır.
bir enteresan sigara. her gün aynı tadı vermeyeninden. camel'ı özleteninden.
'erkekler ikiye ayrılır, pes oynar. '
lucky strike'ın diğerlerinden ayrılması gereken topluluk.
''sana dokunmak tüm kelimeleri yakmak gibi.''
insanın içine dokunan sözleri, tadına varamayacak kadar kısa melodilerle birleştiren kahraman.
şimdiki facebook aşklarının soundtracki olan küçük iskender'e ayarı vermiş can'dır.
nevizade'de edebiyatçılar, şairler ,entellektüel insan arkadaşlar bir arada bir meyhanede kafaları çekmektedir. masada can baba da vardır. yanında oturan küçük iskender, can yücel 'in bacağına elini koyar ve "büyük adamsın baba" dercesine bir bakış atar. can baba da döner ve küçük iskender'e "sikcek olsam büyük iskender'i sikerdim!" der.
nevizade'de edebiyatçılar, şairler ,entellektüel insan arkadaşlar bir arada bir meyhanede kafaları çekmektedir. masada can baba da vardır. yanında oturan küçük iskender, can yücel 'in bacağına elini koyar ve "büyük adamsın baba" dercesine bir bakış atar. can baba da döner ve küçük iskender'e "sikcek olsam büyük iskender'i sikerdim!" der.
'' -Bu gece benimle kalır mısın? Lütfen.
-Eğer kendini iyi hissedeceksen..
-Seninle uyuduğum zaman hep iyi hissederim, biliyorsun.
Eşyalarımı topladım ve hemen onun yanına gittim. Yedek anahtarımla kapıyı açtım. Yatağına uzanmış müzik dinliyordu. Saçından öpüp yanına uzandım. 'Nasıl hissediyorsun?'; dedim. Gülümsedi ve 'Şimdi çok daha iyi' dedi. Sarıldı bana. Gözlerinin altı morarmış ve zayıflamıştı. Onu öyle görmeye dayanamıyordum. Belli etmemem gerekiyordu. O uyurken tuvalete girip saatlerce ağlıyordum. Her yemeğin içine göz yaşlarım düşüyordu. Bulaşıkları göz yaşlarımla yıkıyordum adeta. Bir yandan sesimi duymaması ve iyileşmesi için dua ediyordum. Her seferinde. O ise hep gülümsüyordu benimleyken. 'Sevgilim, ben iyiyim. Benim için üzülme sakın. iyileştiğimde dışarı çıkacağız ve istediğimiz her şeyi yapacağız.' diyordu. 'Biliyorum sevgilim. Biliyorum..'
Onda kaldığım gecenin sabahı işe gitmek için hazırlandım. ilk önce ona güzel bir kahvaltı hazırladım. 'Bunların hepsi bitecek sevgilim * ' diye bir not bıraktım. Saçından öptüm ve evden çıktım. Öğle arasında onu aradım ama telefonunu açmadı, uyuyor diye düşündüm. O günde çok işim vardı. Saat 8de çıkabildim işten. Öyle yorulmuştum ki. Aklımdaki tek şey onun yanına sokulup uyumaktı. Kapıyı açtım ve üstümdekileri çıkartarak odaya doğru ilerledim. Kapıda durdum. Tam kapının ağzında. Kahvaltısına dokunmamıştı. Not rüzgardan düşmüş, o ise bıraktığım gibi. Yavaş adımlarla yanına yürüdüm. Dudaklarına dokundum. Kaskatı.. Buz gibi, Bir yandan hala gülümsüyor gibi. Yanına oturdum. Ağlayamıyordum bile. Çenem kasılmıştı. 'Seni seviyorum sevgilim. Neden gittin?' bile diyemiyordum. Öylece izliyordum donuk bedenini. Üç gün boyunca onunla öyle kaldım. Ellerim dudaklarında, dudaklarım boynunda. Telefonlar ve kapılar çalıyor. Açamıyorum. Onun yanından ayrılamıyorum. Açlık nefesimi kokutmuş, susuzluk dudaklarımı kurutmuş.. En sonunda kapıyı kırdılar. içeri girdiler. Beni tuttular kollarımdan, onun yanından götürmeye kalktılar. işte o zaman ağlamaya başladım.'Ayırmayın bizi. Bırakın beni!'
Hastanede kaldım birkaç hafta. Kalkamıyordum. Konuşamıyordum bile. Boynumda bana verdiği kolye duruyordu. Onu tutuyordum sadece. Annesi geldi sonra. 'Kızım' dedi, 'Sana bunu bırakmıştı.'
Bir kutu uzattı ve dışarı çıktı. Kutunun içinde bir sürü şey vardı. Pipet, oje, kalem, çakmak, kulaklık, diş fırçası, kullanılmış kontör, ikimizin ilk fotoğrafı, kanlı bir kumaş parçası ve bir mektup. Mektubu açtım. Aynen şöyle yazıyordu;
'Merhaba Sevgilim! Bunları hatırladın mı?
Pipet: Seninle ilk içtiğimiz içkinin pipeti. Sen masadan kalkarken, seninkini alıp cüzdanımın içine koymuştum. Hep sakladım onu sevgilim.
Oje: Bende kalkdığın ilk gün. Kırmızı ojeni bizde unutmuştun. Onu da sakladım ben.
Kalem: Sana ilk yazdığım mektup vardı ya. Bu kalemle yazmıştım işte.
Çakmak: ilk sigaranı yaktığım çakmak. O gün çok gülmüştük hatta. Hala unutmam.
Kulaklık: Otobüste şarkımızı dinlerken bu kulaklığı takmıştık kulaklarımıza. Başın omuzumda uyuya kalmıştın. Ne güzeldin. Seni öyle ömür boyu izleyebilirdim.
Diş fırçası: Bak işte, buna güleceksin. Aslında o sevdiğin diş fırçan kaybolmamıştı. Ben almıştım onu. Hatta itiraf etmek gerekirse ara sıra dişlerimi onunla fırçalıyordum sevgilim.
Kontör: Bak işte bu çok özel. Seninle ilk günlerimiz. Bu da seninleyken aldığım ilk kontör. Sana çabuk cevap vereceğim diye nasıl aceleyle kazımıştım ama. Keşke görebilseydin.
ikimizin ilk fotoğrafı: Çimenlere uzanmışız. Kollarımdasın. işte o gün sana aşık olduğumu anlamıştım.
Kumaş parçası: Sevgilim.. Belki bunu yaptığım için kızacaksın bana.. Benim olduğun gece. Senin kanın. Benim nefesim.
Aslında birçok şey var bende. Onları sonra sana verecektir annem. Ölüme yaklaştığımı biliyorum. Ama ölmek istemiyorum ben. Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum çünkü. Daha çok sevmek istiyorum seni. Kimsenin seni sevemeyeceği kadar çok.
Ve beni görmeye dayanamadığını biliyorum sevgilim. Geceleri sesini duyuyorum, ağlıyorsun. Sen orada ağlarken bende kafamı yastığa gömüp ağlıyorum. Yemek yaparken, temizlik yaparken, müzik dinlerken.. Ağlıyorsun, biliyorum. Bende ağlıyorum sevgilim. Öleceğim diye değil, sensiz gideceğim diye. Seni tek bırakacağım diye. Yaşadığımız onca şeyden sonra böyle bitmesi ne acı. Seni severken ölüyorum, beni severken ağlıyorsun. Ben yarım gidiyorum, sen yarım kalıyorsun. Keşke 'Sende gel' diyebilseydim ama diyemem. Ve sakın böyle bir şeyi aklından geçirme. Benim için yaşayacaksın ve benim için gülümsemeye devam edeceksin.
Bana yaşattığın her şey için teşekkür ederim sevgilim.
Seni bekleyeceğim; Nefesim tekrar hayat dolana kadar.
Etim, kemiklerimden ayrılıyordu her satırda. Her satırda biraz daha parçalanıyordum. Nefesim yarım kaldı, kalbim zaten parçalandı. Yaşamıyorum bende sanki. Tenine tekrar dokunabilmek, ellerimi dudaklarında gezdirebilmek için nelerimi vermezdim. O gözlerimin önünde çürümüştü. Her görüşümde daha da eriyordu. En sonunda gitti işte. 'Seni seviyorum' diyemeden gitti. Ona sarılıp 'Lütfen. Lütfen bebeğim. Bırakma beni.' diyemeden gitti. Aşık olduğum adam, yok artık. Yanımda değil, tek kaldım. Kim sevecek beni onun kadar? Kim 'Sevgilim göbeğindeki doğum lekeni çok seviyorum' diyecek? Kim öpecek dudaklarımdan? Geceleri kabus gördüğümde, kan ter içinde kalmış bir halde ve korkmuşken kim 'Sevgilim. Şşş. Geçti. Kabus gördün, yanındayım ben.' diyerek sarılacak bana?
işte. Benden böyle gitti.
Hiç haber vermeden.. 'Seni seviyorum' diyemeden.
Ardında tüm anılarımızı bırakarak gitti.. ''
-dungibi-
-Eğer kendini iyi hissedeceksen..
-Seninle uyuduğum zaman hep iyi hissederim, biliyorsun.
Eşyalarımı topladım ve hemen onun yanına gittim. Yedek anahtarımla kapıyı açtım. Yatağına uzanmış müzik dinliyordu. Saçından öpüp yanına uzandım. 'Nasıl hissediyorsun?'; dedim. Gülümsedi ve 'Şimdi çok daha iyi' dedi. Sarıldı bana. Gözlerinin altı morarmış ve zayıflamıştı. Onu öyle görmeye dayanamıyordum. Belli etmemem gerekiyordu. O uyurken tuvalete girip saatlerce ağlıyordum. Her yemeğin içine göz yaşlarım düşüyordu. Bulaşıkları göz yaşlarımla yıkıyordum adeta. Bir yandan sesimi duymaması ve iyileşmesi için dua ediyordum. Her seferinde. O ise hep gülümsüyordu benimleyken. 'Sevgilim, ben iyiyim. Benim için üzülme sakın. iyileştiğimde dışarı çıkacağız ve istediğimiz her şeyi yapacağız.' diyordu. 'Biliyorum sevgilim. Biliyorum..'
Onda kaldığım gecenin sabahı işe gitmek için hazırlandım. ilk önce ona güzel bir kahvaltı hazırladım. 'Bunların hepsi bitecek sevgilim * ' diye bir not bıraktım. Saçından öptüm ve evden çıktım. Öğle arasında onu aradım ama telefonunu açmadı, uyuyor diye düşündüm. O günde çok işim vardı. Saat 8de çıkabildim işten. Öyle yorulmuştum ki. Aklımdaki tek şey onun yanına sokulup uyumaktı. Kapıyı açtım ve üstümdekileri çıkartarak odaya doğru ilerledim. Kapıda durdum. Tam kapının ağzında. Kahvaltısına dokunmamıştı. Not rüzgardan düşmüş, o ise bıraktığım gibi. Yavaş adımlarla yanına yürüdüm. Dudaklarına dokundum. Kaskatı.. Buz gibi, Bir yandan hala gülümsüyor gibi. Yanına oturdum. Ağlayamıyordum bile. Çenem kasılmıştı. 'Seni seviyorum sevgilim. Neden gittin?' bile diyemiyordum. Öylece izliyordum donuk bedenini. Üç gün boyunca onunla öyle kaldım. Ellerim dudaklarında, dudaklarım boynunda. Telefonlar ve kapılar çalıyor. Açamıyorum. Onun yanından ayrılamıyorum. Açlık nefesimi kokutmuş, susuzluk dudaklarımı kurutmuş.. En sonunda kapıyı kırdılar. içeri girdiler. Beni tuttular kollarımdan, onun yanından götürmeye kalktılar. işte o zaman ağlamaya başladım.'Ayırmayın bizi. Bırakın beni!'
Hastanede kaldım birkaç hafta. Kalkamıyordum. Konuşamıyordum bile. Boynumda bana verdiği kolye duruyordu. Onu tutuyordum sadece. Annesi geldi sonra. 'Kızım' dedi, 'Sana bunu bırakmıştı.'
Bir kutu uzattı ve dışarı çıktı. Kutunun içinde bir sürü şey vardı. Pipet, oje, kalem, çakmak, kulaklık, diş fırçası, kullanılmış kontör, ikimizin ilk fotoğrafı, kanlı bir kumaş parçası ve bir mektup. Mektubu açtım. Aynen şöyle yazıyordu;
'Merhaba Sevgilim! Bunları hatırladın mı?
Pipet: Seninle ilk içtiğimiz içkinin pipeti. Sen masadan kalkarken, seninkini alıp cüzdanımın içine koymuştum. Hep sakladım onu sevgilim.
Oje: Bende kalkdığın ilk gün. Kırmızı ojeni bizde unutmuştun. Onu da sakladım ben.
Kalem: Sana ilk yazdığım mektup vardı ya. Bu kalemle yazmıştım işte.
Çakmak: ilk sigaranı yaktığım çakmak. O gün çok gülmüştük hatta. Hala unutmam.
Kulaklık: Otobüste şarkımızı dinlerken bu kulaklığı takmıştık kulaklarımıza. Başın omuzumda uyuya kalmıştın. Ne güzeldin. Seni öyle ömür boyu izleyebilirdim.
Diş fırçası: Bak işte, buna güleceksin. Aslında o sevdiğin diş fırçan kaybolmamıştı. Ben almıştım onu. Hatta itiraf etmek gerekirse ara sıra dişlerimi onunla fırçalıyordum sevgilim.
Kontör: Bak işte bu çok özel. Seninle ilk günlerimiz. Bu da seninleyken aldığım ilk kontör. Sana çabuk cevap vereceğim diye nasıl aceleyle kazımıştım ama. Keşke görebilseydin.
ikimizin ilk fotoğrafı: Çimenlere uzanmışız. Kollarımdasın. işte o gün sana aşık olduğumu anlamıştım.
Kumaş parçası: Sevgilim.. Belki bunu yaptığım için kızacaksın bana.. Benim olduğun gece. Senin kanın. Benim nefesim.
Aslında birçok şey var bende. Onları sonra sana verecektir annem. Ölüme yaklaştığımı biliyorum. Ama ölmek istemiyorum ben. Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum çünkü. Daha çok sevmek istiyorum seni. Kimsenin seni sevemeyeceği kadar çok.
Ve beni görmeye dayanamadığını biliyorum sevgilim. Geceleri sesini duyuyorum, ağlıyorsun. Sen orada ağlarken bende kafamı yastığa gömüp ağlıyorum. Yemek yaparken, temizlik yaparken, müzik dinlerken.. Ağlıyorsun, biliyorum. Bende ağlıyorum sevgilim. Öleceğim diye değil, sensiz gideceğim diye. Seni tek bırakacağım diye. Yaşadığımız onca şeyden sonra böyle bitmesi ne acı. Seni severken ölüyorum, beni severken ağlıyorsun. Ben yarım gidiyorum, sen yarım kalıyorsun. Keşke 'Sende gel' diyebilseydim ama diyemem. Ve sakın böyle bir şeyi aklından geçirme. Benim için yaşayacaksın ve benim için gülümsemeye devam edeceksin.
Bana yaşattığın her şey için teşekkür ederim sevgilim.
Seni bekleyeceğim; Nefesim tekrar hayat dolana kadar.
Etim, kemiklerimden ayrılıyordu her satırda. Her satırda biraz daha parçalanıyordum. Nefesim yarım kaldı, kalbim zaten parçalandı. Yaşamıyorum bende sanki. Tenine tekrar dokunabilmek, ellerimi dudaklarında gezdirebilmek için nelerimi vermezdim. O gözlerimin önünde çürümüştü. Her görüşümde daha da eriyordu. En sonunda gitti işte. 'Seni seviyorum' diyemeden gitti. Ona sarılıp 'Lütfen. Lütfen bebeğim. Bırakma beni.' diyemeden gitti. Aşık olduğum adam, yok artık. Yanımda değil, tek kaldım. Kim sevecek beni onun kadar? Kim 'Sevgilim göbeğindeki doğum lekeni çok seviyorum' diyecek? Kim öpecek dudaklarımdan? Geceleri kabus gördüğümde, kan ter içinde kalmış bir halde ve korkmuşken kim 'Sevgilim. Şşş. Geçti. Kabus gördün, yanındayım ben.' diyerek sarılacak bana?
işte. Benden böyle gitti.
Hiç haber vermeden.. 'Seni seviyorum' diyemeden.
Ardında tüm anılarımızı bırakarak gitti.. ''
-dungibi-
yalnızlık iyi de, yalnız hissetmek kötü.
Bütün bu insanların paylaştığı tek şey acıyken, hiç kimse çıkıp ne kadar çok ağlamamız gerektiğinden bahsetmiyor. sakin olun ve yavaş yavaş dinleyin.
Azad Zamanov - ayrılık
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/1867/
Azad Zamanov - ayrılık
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/1867/
bir gün herkes değişir.
eski ruh haline asla dönemeyecek, izleri hayatının her aşamasına etki gösterecek çocuk/luktur.
tabiatım gereği çoğu şeyi anlamıyor olmam, her şeyin mantıklı olduğunu göstermez.
rus ruleti, silahsız bir hiç.*